birkaç çöple doymuş yada öle sanmış
bi çocuk
buralarda ne işi var bilinmez
yolunu sor o da bilmez
sarhoş mu uyuşmuş mu
hiç farkedilmez
kendi uyuşmuş ama
düşünceleri benliği
bunları nasıl uyuşturursunuz he
nasıl bi kalleşliktir
bu çocuğu bu yollara düşüren
bu viran alemde gezdiren
küçücük vücuduna yüklenmiş tonla yük niye
bu adalet neden böyle herşey neden kalleşçe
bunları bazen kendinede sorardı çocuk
umutsuzluğun dibine vurunca
düşüncelerin yerini alırdı suskunluk
gökte ki buluta bile lanet ederdi içinden
ve derdiki ben neden burdayım
bu üstümdeki kirli elbiseler neden
günlerce gezerdi aç susuz
ağlardı bazen aniden
ve anlardı hayatın dipsiz bi kuyu olduğunu
düştükçe düştüğünü ve koca dünyada kaybolduğunu
günlerce yürümekten yorulurdu
bir yerde kıvrılır uyurdu
rüyasında yıllar önce kaybettiği annesi tutardı elini
ve derdiki oğlum yanıma gel seni çok özledim
uyandığında cebindeki bıçağı çıkarıp boğzına dayadı
sağa doğru kaydırdı
ve sonunu görmediği yollara en başından başladı...